Try right click.

Aciklama...

Su anda okumakta oldugunuz blogtaki yazilar sadece son aya ait olan ve secilmis birkac yazidan ibarettir. Ay sonunda bir onceki aya ait olan yazilar yayindan kaldirilmaktadir. Sadece secilmis birkac yazi belli siklikta degistirilmek uzere sinirli sure icin tekrardan yayinlanacaktir.
Sevgiler... Archi*Sugar

10 Kasım 2009 Salı

71 Yillik Ozlem...



Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu'nu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır.Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka birşey değildir.

18.Aralik.1938

Seni cok ozledik ATAM...
1881 - 193

9 Kasım 2009 Pazartesi

Montessori Pembe Kule & Kahverengi Basamaklar Genisletilmis Calismalari (Extensions)

Daha once Pembe Kule ve Kahverengi Basamaklar ile ilgili uzunca bir yazi yazmistim. Ikisi de temel Montessori materyalleri arasinda yer aliyor. Ilk yazi icin buyrun: Pembe Kule ve Kahverengi Basamaklar.

Pembe kule ve kahverengi basamaklarin temel calismalarinda uzmanlastiktan sonra genisletilmis calismalara gecilebilir. Internette bircok ornegini bulabilirsiniz. Bizim iki takim materyalimiz var. Isvicre'de olan materyaller boyasiz, ham hali ile; Turkiye'dekiler ise boyali. Ben de kizim da ikisini de ayri ayri seviyoruz. Ancak boyali halleri ile bu genisletilmis calismalari yapmak cok daha eglenceli.

Uzun suredir bu calismalar ile zaman geciriyoruz, cok zevkli oldugunu soylemeliyim. Internetten bastigim genisletilmis calisma resimlerini kagida bastiktan sonra lamine ettim. Resimler bir kutunun icinde materyallerle birlikte duruyor. Eger temel calismada sorun yasamiyorsaniz, -ki bu sadece kupleri ust uste dizmekten ibaret degil, ortasina kenara kaydirmadan koyabiliyorsa ve koselere de dizebiliyorsa- o zaman genisletilmis calismalara gecme zamanidir. Ancak bazilari gercekten cok zor. Oncelikle kolaylarindan baslamaniz, cocugun hevesinin kacmamasi icin cok onemli.

Iyi eglenceler...

Bu calismalarin fotograflarini su adreste bulabilirsiniz: Our Montessori Story







7 Eylül 2009 Pazartesi

Gelecege mektup

Bir gun...

Cok ileride olan ama bir nefes kadar cabuk gelecegini bildigim birgun... Karsima gececeksin... Gozlerimin icine bakip hic konusmadan kalbimin atislarini dinleyeceksin... Bir gun... Bir saniye sonra gelecek olan o gun, elimi tutup yanindayim diyeceksin. Ben... yasli bir nine... Sen... orta yasini henuz gecmis ama cok havali bir anneanne... Yaninda torunlarin olacak... Kizina donup onunla biraz yalniz kalmak istiyorum diyeceksin... Ben ise yine o gun, tipki bugun oldugu gibi bogazima dugumlenmis binlerce kelime ile sadece elinin sicakligini hissedecegim... Kelimesiz, sessiz...

Hayat bazen acidir guzel kizim. Bazense en tatli sekerden daha tatli. Hayat surprizlerle doludur melegim. Bazen ani, bazense beklenen. Bir terazidir, dunya. Siyah... Beyaz... Biri olmadan digeri olmaz. Birini hissetmeden, digerinin degeri anlasilmaz.

Senden once... Bilmezdim boyle hissetmeyi, anlamazdim boylesine derin ozveriyi. Sensizlik hiclikmis megerse yavrum. Seninle olmak, nefesini hissetmek, kokunu duymak, kucucuk bir opucuge baglanmak, yuzunun her bir kivrimini, sesinin her bir tonunu, kokunun her bir detayini bilmek, hissetmek, ezberlemek, sevmek... Sensizlik karanlikmis megerse... Aydinligi gorunce gercegi anlamak...

Yanima yatip gozlerimin icine bakip yuzumu oksuyorsun ya... Ya da ayakkabilarini giydirirken aniden firlayip boynuma sarilip anne diyorsun ya... Ya da hicbirsey yapmayip gozlerinde isiltiyla karlarin icinde yemek arayan kargalari seyrediyorsun ya... Ya da icten gelen gercek mutluluk kahkahalariyla ufacik bir sinege bile evcil hayvan muamelesi yapiyorsun ya... Ne cok sey ogretiyorsun bana, biliyor musun? Hayatla ilgili bildigim, inandigim, guvendigim ne varsa yiktin sen. Yerine saf sevgi koydun, biliyor musun? Sevgi... Katiksiz, puruzsuz, seffaf, sevgi. Bir karincayi sevmeyi ogrettin bana. Elime konan kucucuk bir uc uc bocegiyle mutlu olmayi. Herseyi oldugu gibi kabul etmeyi ogrettin, herseyi ve herkesi. Cocukluguma geri dondurdun beni. Hayatin anahtarini verdin bana, haberin var mi?

Dunyanin gelmis gecmis tum lisanlari toplansa bir cumle cikaramaz ki; bilinen tum renkler bir araya gelse dogru tonu tutturamaz ki; tum sesler birlesse dogru tiniyi calamaz ki... nasil anlatilir ki icimdeki sen? Bendeki sen... Sendeki ben...

Cizdigin her resme ekledigin o sari buyuk gunes, hayatinda hep parlasin kuzum. Gununu, yolunu, gelecegini aydinlatsin. Ileride birgun, ben gittigimde... Artik yaninda olamadigimda... Gunese don yuzunu... Isitsin titreyen bedenini. Bil ki, tenine isleyen her bir isinda ben varim. Usudugun her an, korktugun her an, uzuldugun her an, yalniz hissettigin her an... Yaninda, yanibasindayim.

Gunes kadar sicak, deniz kadar derin, ufuk kadar buyuk, bir nefes kadar yakinim...

Nice senelere melegim...

Annen

16 Nisan 2009 Perşembe

Cocuklarindan Sana Saygi...



Bir cocuk, bin cocuk...
Tutmak elinden, yurumek yan yana... ayni umuda...
Guven dolu bir el, sevgi dolu bir kalp, adanmis bir omur...

Bugun... 23 Nisan'a bir hafta kala...
Elimi yine tutsan keske...
Yurusem seninle umut dolu gelecege...
Sen... Ulu onderim...
Ozluyorum seni...
Cok...
................................................
Archi*Sugar

Tesekkurler Oyku

Ataturk icin diger yazilarim:
23 Nisan 2008
Ataturk'e Mektup

5 Şubat 2009 Perşembe

Pembe Kule / Kahverengi Basamaklar - Montessori Materyalleri





Pembe kule ve kahverengi basamaklar belki de Montessori egitiminin en taninmis iki materyali. 3-6 yas doneminde kullanildigi gibi 6 yas sonrasinda ilkokul doneminde matematik ve geometri derslerinde de kullaniliyor.

Amac: Buyukluk ve siniflandirmayi uc boyutlu olarak insa etmek. Matematige hazirlik. Hareket koordinasyonu. El - goz koordinasyonu. El kullanimini gelistirmek.

Margaret Homfrey'in pembe kule ve kahverengi basamak derslerini cok faydali bulacaksiniz.

Boyutlar:
* Pembe Kule: 10x10x10, 9x9x9, 8x8x8........., 1x1x1 cm buyuklugunde 10 masif ahsap kup.
* Kahverengi Basamaklar: 10x10x20, 9x9x20, 8x8x20,......., 1x1x20 cm buyuklugunde 10 masif ahsap dikdortgen prizma.

Tanitma:
Pembe kule: Her bir kup tek tek bulundugu yerden calisma halisina tasinir. Tasima iki el ile her bir kubun agirligi hissedilerek yapilir. Calisma halisina karisik konan kupler buyukten baslayarak kucuge dogru yukari dogru dizilir. Kupler, her Montessori materyalinde oldugu gibi kendi hatasini gosterecek sekilde tasarlanmistir. Cocuk yanlis kubu koydugunda bir sonraki asamada yanlis yaptigini hemen gorur ve duzeltir. Ogretici yanlis yaptigini soylememelidir.

Kuleyi kupleri birbirinin ortasina koyarak insa etmeyi cok iyi ogrendikten sonra, kupleri birbirinin kosesine koyarak insa etmeyi ogrenirler.

Uc asamali ders ile "buyuk", "daha buyuk", "en buyuk", "kucuk", "daha kucuk", "en kucuk" kavramlari ogretilir.

Gecmisten bir fotograf

Daha sonraki matematik ve geometri derslerinde kupler, "kare", "kup" tanitiminda cm ve dm farklarinda, agirlik calismalarinda kullanilir. Kullanim alani cok genistir.

Montessori Mom
Montessori World
Montessori AMI Primary Guide

Kahverengi basamaklar: Dikdortgen prizmalar calisma halisina karmasik bir sekilde konur ve genelde buyukten baslayarak kucuge dogru bir basamak olusturacak sekilde dizilir. Dogruluk kontrolu yine kendiliginden olur. Yanlis prizma kendini hemen gosterir.

Daha sonra matematik derslerinde "kare", "kup" tanitiminda kullanilir. Ornek: 4 tane en kucuk prizma ikinci prizmayi olusturur.

Montessori Mom
Montessori World
Montessori AMI Primary Guide

..............

Pembe kule ve kahverengi basamaklar ayri ayri ogrenildikten sonra birarada da kullanilir.

Genisletilmis dersler (extensions) icin su siteleri inceleyebilirsiniz:
Montessori Trainings
A bit of this and a bit of that
Our Montessori Story
Montessori Free Fall
Montessori By Hand
A Thousand Joys
.................

Bizim pembe kulemizi ve kahverengi basamaklarimizi Italya'da bir marangoza yaptirdik. Montessori materyalleri satan firmalarindan hazir almak mumkun ancak fiyatlari oldukca yuksek. Marangozumuz boyama isi yapmadi, bu isi bize birakti. Ancak ham halleri o kadar cok hosuma gitti ki boyamadim. Simdilik dogal halleri ile kullaniyoruz ve cok hosumuza gidiyor. Boyle yapmakla dogru yaptigima Margaret Homfrey'in dersini dinledikten sonra sevindim. Cunku kendisi "eger boyayacaksaniz cok acik pembe olmasina dikkat edin cunku renk koyulastikca boyutlar arasindaki farkliligi gormek zorlasir" diyor.

Montessori sinifinda pembe kule ust uste yerde ve kahverengi basamaklar ise yan yana rafta siralanmis olarak bulunuyor. Ancak biz, ustu acik bir hasir kutuda sakliyoruz. Evde herseye yer bulmak kolay olmuyor.

Genisletilmis dersler icin Montessori Training sitesindeki aciklamalarin ciktisini aldim ve fotograflari lamine ederek ayri bir yerde sergiledim. Kizim bu bunlarla calismak istediginde fotograflari alip kullaniyor ve fotograftakinin aynisini yapiyor. Ayrica kendi kendine buldugu genisletmeler de var. Sanirim her cocuk kendi hayalgucu ile yeni seyler uretiyor.

Archi*Sugar

29 Aralık 2008 Pazartesi

Cocuk, cocuktur... Yaris ati degil...

Cocuklarin yaris ati gibi goruldugu bir ulkede dogduk, buyuduk, yasadik, hatta yaslandik... Bu korkunc durum artik o kadar vahim bir hal aldi ki henuz yeni dogmus bebekleri, 5 yasina gelmemis cocuklari bile yaristirir, birbiriyle kiyaslar, baskasini begenmez olduk...

Basari nedir?

Emeklemek mi? Yurumek mi? Konusmak mi? Ziplamak mi? 10'a kadar takilmadan saymak mi? 1+1'in kac oldugunu bilmek mi? Integral sorusu cozmek mi? Bir magazada en basarili tezgahtar olmak mi? O magazanin muduru olmak mi? Magazanin sahibi olmak mi? Magazanin bagli oldugu holdingin patronu olmak mi? Yoksa o ulkenin cumhurbaskani olmak mi?

Basari, kim icin basari? Hangi zaman icin basari? Hangi durum icin basari?

Every child learns on his own pace, diyor Maria Montessori. Her cocuk kendi hizinda ogrenir. Tum Montessori okullarinin da temel ortak felsefesi ve idare sekli budur. Hicbir cocuk birbiri ile kiyaslanmaz, yarisa sokulmaz, ayni sinavlara tabi tutulmaz, bak o yapti sen de yap denmez, yapamadigi icin kinanmaz, cezalandirilmaz. Ama yaptiginda da odullendirilmez. Bir seyi basarmanin verdigi haz, zaten kendi icinde odulu barindirir.

Cocuklarimizin kiyaslandigi, digerini gecmesi icin zorlandigi, gecemeyince cezalandirildigi bir toplumda yasiyoruz bugun. Matematikten 1 aldi diye dovulen cocuklarin oldugu bir toplumda. Universiteye giremedi diye odasina kapatilan cocuklarin oldugu bir toplumda. Karnesinde kirik oldugu icin intihar eden cocuklarin oldugu bir toplumda!

Cocuklariniza yol acin, yol gosterin, elinden tutun yardim edin. Ama lutfen kendi yapamadiginiz guzellikleri, ulasamadiginiz hayalleri, basamadiginiz amaclari onlar uzerinde denemeye calismayin. Bir cocugun basarisi, sizin hayal ettiginiz ve olmasini istediginiz tepe noktasi olmak zorunda degil. Bir cocugun basarisi herseyden once sizin basarinizsa eger, o zaman onun mutlulugu, basarilarin en buyugudur.

Mutlu cocuklar yetistirelim... Yaris atlari degil... Mutluluk zaten basariyi da beraberinde getirecektir...

Archi*Sugar

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Toddler (2-3 yas) icin Evde Montessori

Konu ile ilgili daha onceki yazilarim:

Maria Montessori - Hayati
Montessori'ye Giris
Bebekler icin Evde Montessori
..........................................................................

Ve biz egitimin ogretmenin yaptigi birsey olmadigini, fakat insanlarda kendiliginden gelisen dogal bir surec oldugunu kesvettik... Maria Montessori
And so we discovered that education is not something which the teacher does, but that it is a natural process which develops spontaneously in the human being.”


Toddler donemi cocuklugun 24 ile 36 aylari arasina verilen bir isim. Bu donemde Montessori Egitimi kriterleri kendini gostermeye basliyor. Cocuk, bebeklik doneminden cikip birey olma yolunda ilk adimlari atarken, bu donemde ona yol gostermek, cocuk gelisimi icin cok onemli.

Bu donemde, cocugunuza guvenin. Inanin onlara sans verildiginde kendilerinden beklenmeyecek seyler yapabiliyorlar. Aile hayatina girmesine izin verin, kucuk sorumluluklar yukleyin, neden - sonuc iliskisini anlamasini saglayin ve motor gelisimini destekleyin.

Aslinda "2 yas sendromu" olarak bilinen ben yapicam istegi, tam da Montessori Egitimi'ne uygun bir durumdur. Once yol gosterin, sonra birakin yapsin. Yanlis da yapsa, yapmasina izin verin - tabi tehlikeli olmadigi surece-. Sen kucuksun, yapamazsin sozu bir cocugun gelisimini buyuk olcude engelleyecektir.

Cocugun kendi kendine yapabilecegine inandigi bir vazifede asla ona yardim etmeyin.- Maria Montessori

“Never help a child with a task at which he feels he can succeed.” - Maria Montessori


Bu donem icin hafifletilmis Montessori Materyalleri bulunmaktadir. Bazi orneklerini su adreste gorebilirsiniz.

Daha onceki yazimda belirttigim duzenlenmis cevrede cocuk, duzen kavramini daha iyi anlayacak, siniflandirma, aradigini kolayca bulma, yerini bilme ve isi bitince yerine koyma islemlerini daha kolay yapacaktir. Oyuncaklarini karmasik bir sekilde tek bir kutuya atmayin. Bu, gunumuzde bircok annenin yaptigi buyuk bir hata. Ornegin bir yap-bozun parcalari bir kutunun icinde bambaska oyuncaklarla karisik halde duruyorken cocuk asla o yap-bozla oynamayacaktir. Gunumuzde bir suru oyuncagi var ama oynamiyor sozlerinin en buyuk sebebi, budur. Su linkte goreceginiz cocuk odasi duzenlemesi, Montessori icin cok dogrudur. Aranan herseyin yeri belli, duzenli ve siniflandirilmis...

Montessori Toddler Aktiviteleri: (size yabanci gelen bazi Montessori terimleri olabilir. Zaman icinde asagidakilerin cogu tek tek aciklanacaktir)

Pratik Hayat:
  • Kolay giyinme cerceveleri (buyuk dugmeler, fermuar, cirt cirt, vs)
  • Sunger sikma / sungerle su tasima
  • Yere dokulenleri temizleme
  • Supurmek
  • Ceketini cikartmak / giymek / askiya asmak
  • Giysilerini cikarmak / giymek
  • Islak / kuru kasiklama
  • Damlalikla su tasima, cubuklarla kati tasima
  • Bir kaptan digerine dokme (sivi / kuru)
  • Firca ile yeri temizlemek
  • Muz, peynir kesmek
  • Ellerini yikamak, dislerini fircalamak
  • Burnunu temizlemek
  • Pecete kullanmak
  • Tek basina tuvaleti kullanmak
  • Bir cizgi uzerinde yurumek
  • Bir iskemleyi tasimak
  • Bir haliyi rulo yapmak, ruloyu acmak, yere yaymak
  • Bir tepsiyi dogru sekilde tasimak
  • Kolay yemek yapimina yardim (sebzeleri yikama, ayiklama, soyma, karistirma, sikma, dilimleme, kirma, v.s.)
  • Oyuncaklari siniflandirma, oyuncak secme, oynama ve oyun bitince yerine yerlestirme.
Duyular:
  • Geometrik katilara giris
  • Silindir bloklar
  • Buyuk objeleri siniflandirma
  • Dokulari siniflandirma
  • Sofra malzemelerini (catal, kasik, bicak, vs) siniflandirma
  • Montessori renk kutusu 1
  • Termik tabletler
  • Pembe kule
  • Kokulari tanimaya baslama
  • Sesleri siniflandirma
  • Tatlari tanimaya baslama
Dil:
  • Resim kartlarini siniflandirma
  • Resim kartlarini uc boyutlu halleri ile eslestirme
  • Kelimelerin ilk seslerine gore siniflandirma
  • Ozur dilemek, rica etmek, kibarca istemek
  • "Ben tahmin ediyorum ki" (I Spy) oyunu
Matematik:
  • Objeleri sayma
Biyoloji, bilim, sanat:
  • Baliklari, ordekleri, vs beslemek, bir hayvana bakmak
  • Cicek beslemek
  • Bocekleri siniflandirma
  • Kucuk deneyler (hava, su, buz, vs)
  • Kucuk sanat projeleri (parmak boyalari, tebesir, sulu boya, kuru boya, sungerle boyama, damgalama, v.s.)
  • Renkleri karistirmak
  • Makas kullanmayi ogrenmek
  • Canli / cansiz, hayvan / bitki siniflandirmasi
  • Mevsimleri, gunleri, aylari, ozel gunleri tanima
  • Yaprak, tas, deniz kabugu vs toplama, biriktirme
Archi*Sugar

26 Nisan 2008 Cumartesi

Cocuklarla Yeni Bir Aktivite

Büyüyorum Eðleniyorum Ögreniyorum


Buyuyorum Egleniyorum Ogreniyorum (B.E.O.) aktiviteleri, 2008 Nisan ayindan bu yana Montessori mail grubu uyelerinin ortaya cikarttigi ve yuruttugu bir fikirdir. Her iki haftada bir degisen konularda cocuklarimizla yapacagimiz aktiviteleri icermektedir.

Yapilacak aktiviteler, cocugun gelisimine faydali olacak, bedensel ve/veya zihinsel calisma gerektirecek aktiviteler olursa cok daha faydali olacaktir. Aktiviteyi herkes uygulayabilir. Grup uyeligi gerekmemektedir. Yapilan aktivite kisilerin kendi bloglarinda ve/veya Montessori blogunda yayinlanacaktir. Blogu olmayanlar, eger aktivitelerinin yayinlanmasini istiyorsa, o hafta yaptiklari aktiviteyi detaylariyla anlatan bir yazi ve en az iki fotografi (yuzlerin gorunmesi gerekmiyor) montessori@archisugar.com adresine gonderirlerse Montessori blogundan yapan kisinin ismi/takma ismi ile yayinlanacaktir.

Daha once yapilmis olan aktivitelerden fikir almak ve incelemek isterseniz Montessori Blogumuzu ziyaret edebilirsiniz: http://montessoriegitimi.blogspot.com/

* Banner: Blogunuza aktivitemizin banner'ini eklemek isterseniz asagidaki kodu kullanabilirsiniz:



Herkese iyi calismalar dilerim.

Sevgiler
Esra S.B.

25 Nisan 2008 Cuma

Kelime Oyunlari: "SIR"

Bir kucuk fabl
...............................

KUNDUZUN SIRRI
Genc guzel bir ceylan ile dostu kunduz ormanda yuruyorlarmis. Aralarindaki yas farkina ragmen yillardir ayrilmayan iki dost olmanin zevkini cikariyorlarmis. Gol kenarina gelince durmus, su icmek ve dinlenmek icin mola vermisler. Dosluklari ta ceylanin dogumuna kadar gidiyormus. Annesi kucuk ceylani dogururken olmus, son nefesini vermeden once de yavrusunu ormanin diger yardimsever hayvanlarina emanet etmis. Kunduz ise o gun ceylanin annesine verdigi sozu asla bozmamis, her yardima ihtiyaci oldugunda yaninda bulunmus. Simdi ise, her zamandan daha cok yardim gerektigini farkindaymis kunduz.

Dun yine kurt amcalar bana yiyecek verdi, demis kucuk ceylan heyecanla.

Tum temkinlerine ragmen ceylanin yine o kurtlarla gorustugunu, onlardan yiyecek aldigini duymak, kunduzu sasirttigi kadar da uzmus.

Ben sana kac kere kurtlardan yiyecek alma dedim? Onlar kurt! Iyi gorunduklerine bakma, seni yalamadan yutarlar!

Hayir! demis ceylan. Onlar bana yardim ediyor! Hem biliyor musun, bana ozgurlugumu vereceklermis. Ben artik ozgur olacakmisim!
Iste bunu duyan kunduzun, tepesi atmis! O ana kadar korudugu sessizligini bozmanin artik zamani oldugunu fark etmis. Ozgurluk mu? Ozgurluk? Sinirine hakim olmaya calisarak sesini alcaltmis ve babacan bir tavirla,

Sana bir sir verecegim, demis kunduz. Cok heyecanlanmis kucuk ceylan. Kunduza iyice sokulmus, kucuk kulaklarini diklestirmis, merakla beklemeye baslamis. Cok severmis sirlari. Hele kunduz gibi bilge birinin agzindan cikanlari.

Dinle beni demis kunduz.

Sen, bir ceylansin. Ceylanlar zaten ozgur dogar. Sen de ozgursun. Tum bu orman, baskalarina zarar vermedigin surece senin ozgurluk alanin zaten.

Yillar once boyle degildi. Bizler de esirdik. Ne yapacagimizi bilemezdik. Ormanimizda komsu ormanin hayvanlarinin sozu gecerdi. Nereden su icecegimizi, hangi magarada uyuyacagimizi, kimlerle konusacagimizi bile onlar belirlerdi.


Cok sasirmis yavru ceylan. Bu hikayeyi ilk defa duyuyormus. Pur dikkat kunduzu dinlemeye devam etmis. eeee sonra?

Sonra icimizden biri, bir panter, bizleri topladi. "Boyle olmaz" dedi, "buna bir son vermeliyiz. Ozgur olmaliyiz". Zor bir donemdi hepimiz icin. Elimizde ne varsa komsu ormandakiler almisti, actik, susuzduk ama ozgurlugumuz icin savastik. Sonunda da basardik. Ben de sen de ozguruz simdi.

Degil kurt, kim gelirse gelsin, zaten ozgur olan seni, ozgur yapamaz. Kanma onlara. Sen, onlarin yiyecegisin. Seni besleyip etlenmeni, sana vaatler verip yanlarina gitmeni bekliyorlar. Kanma... Kimselere kanma.

Peki nasil hissedicem ben ozgur oldugumu?
diye masumca sormus kucuk ceylan.

Gulumsemis kunduz; ozgurlugunu mu hissetmek istiyorsun? Cok kolay. Ozgurlugun kosmanda gizli. Hemen simdi kos, kucuk ceylan, kos. Uzun bacaklarinin yettigi yere kadar, ruzgari pesine takip, kos. Tum gucunle ac bacaklarini, arkana bakmadan kos. Gidebildigin yere kadar kos.

Sen coktandir ozgursun... Ozgur dogdun, ozgur oleceksin!
Archi*Sugar

Kelime oyununa katilanlar. Kelime: SIR
.........................................................................
Archisugar'in Kelime Oyunlari:
Insan - Insanlik
Hata ve Affetmek
Hazirlik
Duvar - 1
Duvar - 2
Bahar - Cemre - Cilek
Ayna

23 Mart 2008 Pazar

Bebeklerin Ilk Yili Icin Evde Montessori Egitimi


Insan kisiliginin buyuklugu dogum aninda baslar. Bu neredeyse mistik dogrulama ilginc bir sonucu da beraberinde getirir: Egitim dogumdan itibaren baslamalidir
Maria Montessori


Montessori Egitimi, her ne kadar okul oncesi ve okul donemi icin taninan bir egitim sistemi olsa da aslinda dogumdan itibaren uygulanabilecek bir sistemdir. Bu yazida baska egitim sistemleri ya da evde uyguladiginiz sisteme benzerlikler bulacak ve belki de iste ben zaten bunu uyguluyorum, demek ben de bilmeden Montessori egitimi veriyorum diyebileceksiniz. Bu egitim sisteminin 100 seneyi askin bir sure once ortaya konmus oldugu ve o donemde bugunku gibi iletisim olmadigi ve verilen egitimin bugunku gibi global olmadigi hatirlanmalidir. Eger bu yazi ile kendi hayatinizda benzerlikler buluyorsaniz, bu, Montessori egitiminin son yuzyil icinde ne kadar basarili olup o gunden bugunun cagdasligini yakaladiginin, ileri goruslu oldugunun ve bugun gunluk yasantimiza dahil oldugunun da bir kanitidir.
.......................

Bebekler icin Montessori Egitiminin tipik ozellikleri vardir. Bunlari soyle siralayabiliriz:

* Unutulmamalidir ki her cocuk birbirinden farklidir. Her birinin ilgi alani, istegi, ogrenme sekli, ihtiyaci birbirinden farklidir. Cocugunuzu tanimali, incelemeli, ihtiyaclarini ve ilgi alanlarini bulmalisiniz.

* Hazirlanmis cevre: Bebeginiz dogdugundan itibaren tum mekanlar bebek icin duzenlenmelidir. Bebegin kendine zarar vermeden ozgurce cevresini taniyabilecegi cevreyi olusturmak ailenin gorevidir. Bebek buyudukce gereksinmeleri ve cevreyle olan etkilesimi de degiseceginden cevre de bu surecte degisiklikler gostermeli, gerektigi sekilde degistirilmelidir.

* Bebek icin evin her yerinde bir kose hazirlanmalidir. Bebegin tum oyuncaklarini bebek odasinda tutmak ve sadece bu odayi hazirlamak yerine tum odalara bebek icin koseler hazirlamalidir. Evi dekore ederken mutlaka bebegin de ihtiyaclari goz onunde bulundurulmalidir. Ancak bir seferde cok obje koyma yerine aklini karistirmayacak az sayida obje koymak yeterlidir. Ornegin tek bir sepet icinde birkac oyuncak. Oyuncaklari cesitli periyodlarda degistirmek, bir kismini goz onunden kaldirmak sonradan tekrardan ortaya cikarmak faydali olacaktir.

* Mekanlarda cok sayida gozu ve kulagi yorucu eleman olmamasina ozen gostermelidir. Ornegin duvarlarda bulunan cok sayida cok renkli posterler gozu yoracagi gibi surekli acik olan televizyonun ya da radyonun sesi de kulagi yormaktadir.

* Bebegin alti dogdurundan itibaren tuvalette degistirilir. Bu isin evin neresinde yapilacagini ogrenmesi acisindan bu, onemlidir. Alt degistirmek icin yuksek alt degistirme masalari kullanilmaz. Yuksek alt degistirme masalari, ev kazalarina davetiyedir.

* Salonda / oturma odasinda bir yer yatagi hazirlanir. Bebek, bu yatagin uzerinde oynar, ogle uykusunu uyur, kendini hareket ettirebilecegi ve emekleyebilecegi donemde ise bu yataktan ozgurce inip cikabilir. Yatagin cevresinde cocugu engelleyecek bariyer asla bulunmaz.

* Bebek ozgurce hareket edebilmeli, istedigi yere gidebilmelidir. Bariyerler, parmakliklar, engellemeler olmamalidir. Bebek, dunyayi gorerek, koklayarak, tadarak, dinleyerek, hissederek yani 5 duyu organiyla tanir.

* Oturma odasindaki yatagin en az bir tarafina ayna konur ve cocuk bu aynada kendini ve yaptiklarini izleyebilir.

* Kendi yatak odasindaki yatak da aynen boyle bir yer yatagidir. Bebek uyandiginda aglamak yerine kendi kendini oyalayabilmeli, isterse yataktan kendi kendine inerek odasini kesvetmeli, oyuncaklariyla oynamalidir. Bu yataga bir ornek ve ingilizce aciklamasini su linkten gorebilirsiniz.

* Bebek, kendi istedigi zamanda kendisi uyur. Bebegi kendi istedigimiz zamanda uyumaya zorlamak yanlistir. Yatagi kendi ulasabilecegi sekilde hazirlandigi icin, uykusu gelince kendi kendine yatagina yatip uyuyabilir.

* Bebek dunyaya guveni ogrenmelidir. Bebeginizi sik sik kucaklayin ve yumusak bir ses tonunda konusun. Altini degistirirken gozlerinin icine bakarak yine yumusak bir ses tonu ile konusun, sarkilar soyleyin. Bebekligin ilk gunlerinde bebegin sadece aile fertleri ile tanismasi, arkadaslar ile sonradan tanismasi daha dogru olacaktir.

* Bebegin kiyafetleri dogal yumusak pamuklu kumaslardan secilmelidir. Elleri ve ayaklari kapatilmamalidir. Bebegin kendi ellerini ve ayaklarini kesvetmesine izin verilmelidir.

* Cocuk icin secilen oyuncaklar, dogal malzemeden uretilmis, bir amaci olan faydali oyuncaklar olmalidir.

* Cocuk oturabilir duruma geldiginde ahsap malzemeden hazirlanmis kendi masasi ve iskemlesi olur. Bugun herkesin kullandigi yuksek bebek iskemleleri aslinda Montessori icin uygun degildir cunku bebek istedigi gibi bu iskemlelerden inip cikamaz. Bu iskemlelerin Montessori sistemine uygulanmis halini su linkten gorebilirsiniz. Bu versiyonda bebek istedigi gibi iskemleye cikar ve iner.

Bebegimiz icin evde yapilabilecekleri soyle siralayabiliriz:

* Bebeginizle iletisime girin. Nasil olsa anlamaz diye onunla konusmaktan cekinmeyin. Altini degistirirken, yemek yedirirken, ustunu degistirirken, yemek yaparken, otururken, vs bebeginizle surekli konusun.

* Bebeginizin altini yaparken, kaldiracakken, giydirmeden once, soymadan once vs biraz sonra ne yapacaginizi, neden yapacaginizi bebeginize anlatin. Bebekler kucuk insanlar olsa da kendi bedenleri uzerinde ne yapildigini bilmeye haklari vardir.

* Bebeginize kitap okuyun. Ancak kitap seciminde dikkatli davranin. 3 yasina kadar bebekler henuz hayal urunu, gercek disi hikayelere hazir degildir. Ucan halilar, gorunmez insanlar, konusan hayvanlar yerine gunluk hayati anlatan basit kitaplar secin. Ilk yas icin kelimesi olmayan resimli kolay kitaplar yeterlidir.

* Kendi kendinize hikayeler uydurun. Hikayelerin icinde bebeginizin ve aile fertlerinin isimleri gecebilir. Hikayelerin gercek gundelik hayati yansitmasina ozen gosterin. Su anda bebek gundelik hayati ogrenmeli.

* Cocugunuzun isteklerini dinlemeye ve anlamaya calisin. Ornegin bir objeyi incelemek istiyorsa zamaniniz olmadigi icin onu engellemeyin. Incelemesi bittiginde size gerekli sinyalleri verecektir.

* Bebegin her aglamasi aci duydugunu ya da ac oldugunu gostermez. Oncelikle bebeginizle sakin bir sekilde konusun ve hala agliyorsa bir rahatsizligi olup olmadindan emin olun. Bazen bebekler sikintidan, islakliktan, kotu hayallerden, korkudan, sicak ya da soguktan aglayabilirler.

* Yaptiginiz oyunlari, hazirladiginiz ve satin aldiginiz oyuncaklari bebegin 5 duyusundan en az birine hitap edecek sekilde secin ve tum duyulara hitap eden cesitli oyuncaklar hazirlayin.

Yapilabilecek oyunlara ornekler:

* Oyuncaklar dogal malzemelerden secilmelidir. Ahsap, Montessori egitiminde en cok tercih edilen malzemedir. Bebekler icin kolay geometrik silindirler gelistiri oyuncaklardir. Birkac ornek:


>>>Montessori materyallerini internetten alabileceginiz adresleri bir baska yazida liste halinde verecegim.<<<

* Ce-e oyunu. Kendi yuzunuze yapabileceginiz gibi bir oyuncagin gozlerini kapayarak ve sesinizi degistirerek de yapabilirsiniz.

* Kendi yuzunuzde ve bebegin yuzunde duyu organlarini gostererek islevlerini soyleyin. Goz- gorucu, agiz - tadici, burun - koklayici, vs.

* Bebek goz koordinasyonunu kurabilir ve elle objeleri tutabilecek durumda ise yapilabilecek oyunlardan biri, bir kutunun ya da bir kesenin icine cesitli renklerde ve dokularda objeler koymak ve bebegin bu objeleri tek tek cikarip incelemesine izin vermektir. Buna hazine kesesi denir.

* Evde kendi oyuncaginizi kendiniz yapabilirsiniz. Ornegin su linklerdeki gibi bir kuzu yapin, kuzuyla cesitli oyunlar kurun. Kuzu uzerine sarkilar uydurun ve kuzunun ne oldugunu, ismini vs ogretmeye calisin.

* Parmak oyunlari yapilabilir.

* Cevresinde farkli dokular olmasini saglayin. Ornegin yatak ortusunu cesitli dokulardan kumaslardan uretebilirsiniz.

* Bebek 6. ayina geldiginden itibaren oyunlariniza muzik aletlerini de katabilirsiniz.

* Bebekler icin farkli dokulardan olusan kupler cok ogreticidir.

* 9. aydan itibaren topu yuvarlama oyunu oynanabilir. Bu donemlerde ilk yapbozlari ile de tanisabilirler.

Egitim, hangi sistemi uygularsaniz uygulayin dogumdan itibaren baslayan bir surectir. Gunumuzde cocuk egitimi ile ilgili bircok uzman gorusu Montessori Egitim Metodu ile benzer yanlar gostermektedir. Bu da Montessori'nin gunumuz icin gecerli ve basarili bir egitim sistemi oldugunu kanitlamaktadir. Dunyada egitim veren binlerce Montessori okulunun basarisinin sebebi de budur.

>>>Montessori Egitimi mail grubumuza uye olmak icin davetiyenizi montessori@archisugar.com adresinden isteyebilirsiniz. En son olarak da bu videoyu seyredin lutfen (youtube):

Archi*Sugar

7 Mart 2008 Cuma

2,5 yas mektubu

Kucuk melegim,

Bugun tam 30 ay oldu sen hayatima girip dunyami degistireli. Senden once hayati, hayat sanirdim. Mutluluklari mutluluk, aciyi aci bilirdim. Hayat, senin o peri tozu gozlerinde, o melek bakislarinda, o tilsimli dokunuslarinda gizliymis megerse. Hayat, hayat degilmis senden once. Kelimeler manasizmis sensiz. Dunya renksiz. Hicbir sevgi, sevgi degilmis. Asklar manasiz.

Seninle ogrendim ki; tek bir gulucukmus mutluluk, tek bir opucuk, tek bir sarilis. Bir tek kelime, iki hecede gizliymis isik: An-ne.

Daha dun degil miydi burusuk ufacik pembe bedenini kucagima verdiklerinde? Daha dun degil miydi kucuk ellerinle parmagimi kavrayisin, hayata tutunusun? Daha dun degil miydi ilk gulucuklerin? Ilk adimlarin, ilk lokmalarin? Peki hatta daha dun degil miydi senin karnimdaki varligini ogrendigim? Bir hucreydin o gun, yuzunu cilginca merak ettigim, gormeden asik oldugum, tum umutlarimi bagladigim.

Artik bir fertsin. Benim hala minik, minicik bebegimsin ama aslinda bebekligi coktan geride biraktin. Ben her ne kadar kabullenemesem de, insanin nefesini kesecek bir hizla buyuyorsun. Gunumu aydinlatan kesiflerini hayretle izliyorum. Dunyayi tanimani... Hayatla bulusmani...

Bundan sonra oyle buyuk bir hizla kaynasacaksin ki dunyayla, simdi yasadiginin 10 kati bir hayati daha yasadiginda cogu seyi ogrenmis, bircok mutlulugu, aciyi tatmis, bir meslek edinmis ve belki de hayatini birlikte gecirecegin kisiyi secmis olacaksin. Dusunmek dahi korkutuyor beni. Senin icin hep dogru secimler yapmaya calismak, sana dogru yolu cizmek, guzel hedefler gostermek, bu dunyadaki tum amacim oldu artik. Dilegim senin icin herseyin en guzeli, en safi, en durusu.

Kucuk melegim, hayatla yaptigin tum kucuk savaslara ragmen hala kucucuksun. Muhtacsin. Gece yanina yatip yuzunun tum kivrimlarini ezberler, minik elini avcuma alip oksar, cennet kokunu hasretle icime cekerken hep sukrediyorum Tanrima. Yalvariyorum O'na, sensiz tek bir saniye gecirtmesin bana. Benim icin senden sonrasi olmasin asla bu dunyada. Almayayim tek bir nefes senden fazla.

Bundan birkac sene sonra geriye donup baktigimda belki de bugun yasadigimiz bircok seyi hatirlamayacagiz bile. Ancak biliyorum ki dun gece hep hafizamda yer alacak. Seni uyutmus salonda otururken yavasca acilan kapiyi, uykulu gozlerle karsimda durusunu, kosarak kucagima cikisini, basini gogsume dayayip oylece yeniden uykuya dalisini...

Yavrumsun sen benim. Kanimdan kan, canimdan cansin. Yuregimden kopup gelen bir perisin. O gun gelip de kendi kanatlarinda ucmaya basladiginda, sen de hatirla dun geceyi; o sevkat dolu, sevgi dolu gogsu. Ne zaman ihtiyacin olursa gel yine, o uykulu gozlerle, pembe pijamanla, ipek tombul ellerinle. Daya yine cennet kokulu basini bana. Sarilayim yine sana. Yavrum diyeyim sana, kuzum, melegim... korkma annen burda...

14 Ocak 2008 Pazartesi

Yaris Atlarinin Kacirdiklari...

Plie... iki uc dort...

Plie... Zeynep bacaklarini kir... Serap, sag kolunu duz tut...

Son kez... plie... sag kol... ac... kaldir... sol kol ac... kaldir... duzel...

Selam ver...

Dagilabilirsiniz, eylulde gorusmek uzere... Iyi tatiller cocuklar!

Hizla ust kata kosuyorum. Diger annelerle bekleme odasinda bekleyen anneme opucuk yolluyorum, soyunma odasina kosuyorum. Uzerimde beyaz taytim, kisa kollu pembe bale mayom, pembe bale patiklerim. Sari saclarim arkadan kucuk bir topuz halinde siki siki toplanmis. Sadece kahkullerim kurtulmus topuzumdan.

Yorucuydu bugunku calisma. Bacaklarim agriyor. Ufff, kollarim da. Ama olsun. Ne seviyorum baleyi. Madam Olga ne iyiydi 6 sene once. Ne tatli bir ogretmendi. Keske olmeseydi. Kucuk sari tutumun icinde bana cok guzelsin demisti ilk resitalimde. Ne kadar zarif bir bayandi. Kirik kolunu ipek bir esarpla asmisti boynuna o gun. Benim ilk, onun son resitalinde... Dilek hoca da iyi... Ama Madam Olga'yi ozledim ben...

Annemin elini tutmus eve yururken, bugunun de son bale gunum oldugunu bilmiyordum.

Gidemem anne... Dersim cok... Testler cok... Hoca cok odev verdi... Gidemem...

Peki kizim, bir sene ara verelim o zaman. Ortaokul sinavlarina gir, cik, seneye yine devam edersin baleye... Goruyorum yetisemiyorsun hepsine...

Gidemedim bir sene sonra. Testler, odevler, hocalar, sinavlar... Sonra Ingilizce hazirlik... Sinavlar, sinavlar... 6 senelik kisa ama mutluluk dolu bale hayatima son noktayi koydu ozel okul sinavlari...

Bale ise... hep icimde kaldi!

--------------------------

13 sene sonra...

Anne, anne... Anneee... cektin mi resmini, cektin mi?

Cektim cektim! Ah kizim, nasil da gururlandirdi kardesin bizi. Aferin ona!

Kardesimin uzerinde dar gri kayak pantalonu. Dizinden itibaren pembe ve genisliyor. Ustunde gri kayak ceketi. Kestane rengi saclari arkasinda at kuyrugu seklinde toplanmis. Yuzu kardan yanmis, yanaklari kipkirmizi. Elinde uzun kayaklari. Siyah ve turuncu.

Ikincilik kursusunde bize gulumsuyor. Az once kayak fedarasyonu baskani madalyasini takmis, yanaklarindan opmus, eline kucuk cicek buketini vermis.

Selin Selin... gel gel... BRAVO! Simdi Kayseri'de sira degil mi? Orada kesin altin madalya alacaksin.

Yok onemli degil. Kayakta saliselerle kaciyor iste birincilik. Olsun. Bak birinci olan 2 salise hizli kaymis benden. Ucuncu kapidan daha hizli gecebilirdim. Olsun... Bak madalyami gordun mu?

Kayseri'de altin madalyayi aldi kardesim kayakta.

Birkac ay once de milli takima secilmisti... Ne heyecanla bize o haberi vermisti. Ne kadar gurur duymustuk onunla.

Ancak birkac ay sonra o da her Turk gencinin takildigi engele takilip OSS sinavlarina hazirlik icin kayaga ara vermek zorunda kaldi. Tesler, hocalar, kurslar, sinavlar, testler, testler, testler... Sayilar, islemler, formuller, bilgiler icinde buldu kendini.

Tam arkasindan zorlu bir tip egitimi... Gulle gibi kitaplar, kadavralar, hastalar, hastaliklar, kemikler, kafataslari, ameliyatlar, acilde nobetler onun yeni hayati oldu...

Kayseri yarisi ise onun son yarisi oldu.

Kayaga hep devam etti, ediyor ama yaris defteri coktan kapandi...

Kesinlikle onun da icinde kaldi!

------------------------

Bu yaris ati olma durumu, yillardir her Turk cocugunun, her Turk gencinin hayatindan bir hobiyi, bir zevki, bir istegi almistir kesin. Hic birseyi almasa, bir senesini almistir. Rahatligini almistir. Bizden de bale ve kayak yarisini aldi... Goturdu... Ki ustelik ailemizin baska hirsli aileler gibi bizi ders calismaya zorlamamasina ragmen! Bir carkti bu, istemesen de girmeden kurtulamazdin. Girmessen hayata devam edemezdin...

Ozledim ben Madam Olga'yi... Ozledim Dilek Hocami... Ozledim tutumu... Ozledim o pembe patiklerimi...

Simdi elimde kucuk bir brosur... 3,5 yasindan itibaren kabul ediyormus Madam Annette bale grubuna...

Karsimda ise dun satin aldigim kizak... Haftasonu o kucuk cocuk pistinde olacak...

Tam yanimda ise 2 yasinda bir peri.

Isvicre'de yaris ati olmayacagina gore bu peri... Atlarla tek temasi, once midillilere sonra buyuk atlara binmek olacagina gore...

Neden olmasin?

5 Ekim 2007 Cuma

Mutlulugun Resmi

Sevgili K.I.S.D., benim icin mutlulugun resminin ne oldugunu ogrenmek istemis. Iki gundur sabah aksam dusunuyor, resimlere bakiyorum. Cok zor bir soru oldu bu benim icin. O kadar cok ki benim icin mutlulugun resmi. Ailemle topluca bir resim, mezuniyet resmim, dugun fotografim, kizimla yuzlerce fotograf, hatta annemin kucagindaki 2 gunluk resmim bile benim icin mutlulugun resmidir.

Ancak, bir fotograf var ki digerlerinden tamamen farkli, digerlerinden cok daha eski, digerlerinden anlamca daha derin ve diger fotograflarin var olmalarinin sebebidir.

Kardesimin odasinda, tam yataginin karsisinda hergun gordugu bir fotograftir, bu. Eski bej rengi bir cercevenin icinde, siyah beyaz, hafifce gulumseyen genc tatli bir ciftin resmidir. Resimdeki bayan, film aktristlerini animsatir. Uzerinde bej rengi guzel bir tayyor, boynunda ise tayyorunun cizgilerinin rengi ile uyumlu bir kurdele vardir. Yanindaki bey ise koyu renk bir takim elbise giymektedir. Henuz yeni 30lu yaslarini bitirmis, saclari yeni kirlasmaya baslamistir. Cift, baslarini hafifce birbirlerine dogru egmislerdir. Mutluluk gozlerinden okunsa da anlasilamayan bir huzun de yok degildir.

Bu fotograf, arkasindaki yaziya gore 25.10.1948, Pazartesi gunu cekilmis. Tam 59 sene once. O gun evlenmis, dunyada gordugum tanidigim en uyumlu, en iyi anlasan ve en mutlu cift...

Anneannem ile dedem.

Kucuk yasta, dogdugu Yanya'dan (Yunanistan) iki kardesi ve dayisi ile Istanbul'a gelen tam bir beyefendi, hayatinin askini Izmir'de guzeller guzeli bir genc kizda buluyor. Evlenmelerine 40 gun kala ise dedemin cok sevdigi kucuk erkek kardesi beklenmedik bir sekilde 30lu yaslarinda vefat ediyor. Dedemin yuzundeki o gizli huzunun sebebi de, bu.

Ben, paylasmayi, yardimlasmayi, hosgoruyu ve sevgiyi dedemle anneannemin iliskisinde tanidim. Gercek saygiyi, dayanismayi, aile ici mutlulugu onlarla ogrendim. Takim elbisesiz ve sapkasiz sokaga asla cikmayan dedem tam bir Istanbul beyefendisiydi. Evde, anneanneme her konuda yardim ederdi. Esine ve kizlarina bir kiloluk dahi paket tasitmaz, tam 5 lisan konusur, dunyayi gezmis oldugundan sevdigi Avrupa sehirlerinden bahseder, notlarini kendi aciklamasiyla daha pratik oldugundan eski Turkce alir, anneanneme Melahatim diye hitap ederdi.

Bir tek gun dahi birbirlerine seslerini yukseltmemisler, ayni fikirde olmadiklari konularda bile mutlaka bir orta yol bulmuslar, gelecek icin ortak planlar yapip iki kizlarini da en iyi okullarda okutup birini avukat digerini ise iki universite mezunu bir ressam yapmislar, emeklilik donemlerini ise cok sevdikleri iki torunlari ile gecirmenin zevkini tatmislardir.

20 sene once soguk bir subat aksaminda 4 ay mucadele etmesine ragmen kansere yenik dustu canim dedem. Beni yalniz biraktin, ben sensiz ne yapacagim diye gunlerce gozlerinden goz yasi eksik olmayan anneannemin ise bugun hala sevgili esinin adi gectiginde gozleri dolar. Onun ne kadar iyi bir insan oldugunu, Avrupa'dan o zamanlar ulkemizde olmayan seyleri ne zevkle ailesine getirdigini, ailece gezdikleri ulkeleri, sehirleri, cocuklarina olan duskunlugunu, kendisine karsi nasil anlayisli ve sevgi dolu oldugunu, simdiki insanlarin ise artik oyle olmadigini anlatir. Son 20 senedir ondan bahsetmedigi gun yok kadar azdir. Son dort senedir de konusmalarinin sonunda ekler: Senin kocani da ona cok benzetiyorum.

Bu son sozu ruhumu oksar. Dogru secim yaptigimi bilir, kendimiz icin onlar gibi mutluluk ve saygiyla dolu, yillarca suren bir beraberlik dilerim.

Mutlulugun resmi, dedemle anneannemin evlendigi gunku fotograftir benim icin. Herseyin baslangici, var olmamizin sebebi, sevginin ve sayginin belgesi olan fotograf....
25.10.1948, Pazartesi - Izmir
(Fotograftan fotograf cektigim icin biraz bulanik)

Acaba sevgili Oyku icin mutlulugun resmi nedir?

17 Ağustos 2007 Cuma

Pullar, plaklar, biz ve ask...


Bu aksam tam 128 tane pul yapistirdim, esimin hazirladigi 9 tane paketin ustune. Bu paketlerin hepsi standart 12" (inch)lik paketler. Nereye mi gidiyorlar? - Biri Finlandiya'ya, ikisi Almanya'ya, ikisi Fransa'ya, biri Amerika'ya, biri Japonya'ya, ikisi Italya'ya. Tanidiklarimiza mi? - Hayir! Kesinlikle tanimiyoruz gonderdigimiz kisileri. Iclerinde ne mi var? - Iclerinde, eline gecenleri cok mutlu edecek seyler var: Cok zor bulunan, dunyada en fazla 100 kopyasi kalmis, en yenisi 20 yillik plaklar.
Bizim esimle ortak hobimizdir plak toplamak, dinlemek ve satmak. 10 seneden fazla zamandir, vakit buldukca antika pazarlarini, eski plak satan dukkanlari, internette ikinci el plak satanlari gezer, koleksiyonlarimizda eksik olan plaklari bulmaya calisir, evde bos zamanlarimizda pikabimiza plaklarimizi koyar dinler, bizim zevkimize hitap etmeyen ya da zaten bizde olan plaklari ise satariz. Satistan tabii ki para kazaniliyor, hatta cok iyi para kazaniliyor ama bizi ilgilendiren isin maddi kismi degil. O plaklarin gercek sahiplerine, onlari birer hazine gibi saklayacaklarini bildigimiz kisilerin eline gectigini bilmek asil bizim ilgilendigimiz kismi. O, oyle hos bir duygu ki.
Sanirim muzigi hala pikaptan dinleyen nadir insanlardan biriyiz. CD ya da mp3 calarimiz yok mu? Tabii ki var. Ama pikabin verdigi zevki vermiyor hicbiri. Hele yillarca arayip da bulamadiginiz, ugruna servet vermeyi goze aldiginiz bir plagi bundan 4 sene once oldugu gibi yasli bir amcanin sizi goturdugu Istanbul'un unutulmus bir mahallesinde, unutulmus bir apartmaninin bodrum katinda, toz icinde bulup gun isigina cikarmanin, onu ait oldugu yere, temiz duzenli alfabetik sirali bir plak koleksiyonunun icine koymanin; caniniz istediginde ozenle cikarip ozel temizleme aletleriyle temizleyip elinizi plagin ortasina degdirmeden, sadece iki parmaginizla tutup, pikaba yerlestirmenin; sonra ozenle calma ignesini ustune yerlestirmenin ve kanepeye O'nunla uzanip mum isiginda o harika muzigi dinlemenin yerini hicbir sey tutamaz...
Yarin, Bienne'de tozlu karanlik bir depoda buldugumuz 9 tane plak, gun isigina, ozgurluge, sevgiye ve tekrardan notalara kavusacak, yasamalari icin onlara ikinci bir sans verilecek. Yasasin muzik!

Related Posts with Thumbnails