Try right click.

Aciklama...

Su anda okumakta oldugunuz blogtaki yazilar sadece son aya ait olan ve secilmis birkac yazidan ibarettir. Ay sonunda bir onceki aya ait olan yazilar yayindan kaldirilmaktadir. Sadece secilmis birkac yazi belli siklikta degistirilmek uzere sinirli sure icin tekrardan yayinlanacaktir.
Sevgiler... Archi*Sugar

14 Ocak 2008 Pazartesi

Yaris Atlarinin Kacirdiklari...

Plie... iki uc dort...

Plie... Zeynep bacaklarini kir... Serap, sag kolunu duz tut...

Son kez... plie... sag kol... ac... kaldir... sol kol ac... kaldir... duzel...

Selam ver...

Dagilabilirsiniz, eylulde gorusmek uzere... Iyi tatiller cocuklar!

Hizla ust kata kosuyorum. Diger annelerle bekleme odasinda bekleyen anneme opucuk yolluyorum, soyunma odasina kosuyorum. Uzerimde beyaz taytim, kisa kollu pembe bale mayom, pembe bale patiklerim. Sari saclarim arkadan kucuk bir topuz halinde siki siki toplanmis. Sadece kahkullerim kurtulmus topuzumdan.

Yorucuydu bugunku calisma. Bacaklarim agriyor. Ufff, kollarim da. Ama olsun. Ne seviyorum baleyi. Madam Olga ne iyiydi 6 sene once. Ne tatli bir ogretmendi. Keske olmeseydi. Kucuk sari tutumun icinde bana cok guzelsin demisti ilk resitalimde. Ne kadar zarif bir bayandi. Kirik kolunu ipek bir esarpla asmisti boynuna o gun. Benim ilk, onun son resitalinde... Dilek hoca da iyi... Ama Madam Olga'yi ozledim ben...

Annemin elini tutmus eve yururken, bugunun de son bale gunum oldugunu bilmiyordum.

Gidemem anne... Dersim cok... Testler cok... Hoca cok odev verdi... Gidemem...

Peki kizim, bir sene ara verelim o zaman. Ortaokul sinavlarina gir, cik, seneye yine devam edersin baleye... Goruyorum yetisemiyorsun hepsine...

Gidemedim bir sene sonra. Testler, odevler, hocalar, sinavlar... Sonra Ingilizce hazirlik... Sinavlar, sinavlar... 6 senelik kisa ama mutluluk dolu bale hayatima son noktayi koydu ozel okul sinavlari...

Bale ise... hep icimde kaldi!

--------------------------

13 sene sonra...

Anne, anne... Anneee... cektin mi resmini, cektin mi?

Cektim cektim! Ah kizim, nasil da gururlandirdi kardesin bizi. Aferin ona!

Kardesimin uzerinde dar gri kayak pantalonu. Dizinden itibaren pembe ve genisliyor. Ustunde gri kayak ceketi. Kestane rengi saclari arkasinda at kuyrugu seklinde toplanmis. Yuzu kardan yanmis, yanaklari kipkirmizi. Elinde uzun kayaklari. Siyah ve turuncu.

Ikincilik kursusunde bize gulumsuyor. Az once kayak fedarasyonu baskani madalyasini takmis, yanaklarindan opmus, eline kucuk cicek buketini vermis.

Selin Selin... gel gel... BRAVO! Simdi Kayseri'de sira degil mi? Orada kesin altin madalya alacaksin.

Yok onemli degil. Kayakta saliselerle kaciyor iste birincilik. Olsun. Bak birinci olan 2 salise hizli kaymis benden. Ucuncu kapidan daha hizli gecebilirdim. Olsun... Bak madalyami gordun mu?

Kayseri'de altin madalyayi aldi kardesim kayakta.

Birkac ay once de milli takima secilmisti... Ne heyecanla bize o haberi vermisti. Ne kadar gurur duymustuk onunla.

Ancak birkac ay sonra o da her Turk gencinin takildigi engele takilip OSS sinavlarina hazirlik icin kayaga ara vermek zorunda kaldi. Tesler, hocalar, kurslar, sinavlar, testler, testler, testler... Sayilar, islemler, formuller, bilgiler icinde buldu kendini.

Tam arkasindan zorlu bir tip egitimi... Gulle gibi kitaplar, kadavralar, hastalar, hastaliklar, kemikler, kafataslari, ameliyatlar, acilde nobetler onun yeni hayati oldu...

Kayseri yarisi ise onun son yarisi oldu.

Kayaga hep devam etti, ediyor ama yaris defteri coktan kapandi...

Kesinlikle onun da icinde kaldi!

------------------------

Bu yaris ati olma durumu, yillardir her Turk cocugunun, her Turk gencinin hayatindan bir hobiyi, bir zevki, bir istegi almistir kesin. Hic birseyi almasa, bir senesini almistir. Rahatligini almistir. Bizden de bale ve kayak yarisini aldi... Goturdu... Ki ustelik ailemizin baska hirsli aileler gibi bizi ders calismaya zorlamamasina ragmen! Bir carkti bu, istemesen de girmeden kurtulamazdin. Girmessen hayata devam edemezdin...

Ozledim ben Madam Olga'yi... Ozledim Dilek Hocami... Ozledim tutumu... Ozledim o pembe patiklerimi...

Simdi elimde kucuk bir brosur... 3,5 yasindan itibaren kabul ediyormus Madam Annette bale grubuna...

Karsimda ise dun satin aldigim kizak... Haftasonu o kucuk cocuk pistinde olacak...

Tam yanimda ise 2 yasinda bir peri.

Isvicre'de yaris ati olmayacagina gore bu peri... Atlarla tek temasi, once midillilere sonra buyuk atlara binmek olacagina gore...

Neden olmasin?

27 yorum:

  1. Sevgili Esra,

    Ah bu sinavlar... ne kadar da cektik o cocuk yasimizda bu kolej sinavindan ve oss'den. Okul, odevler, ozel hocalar yetmiyormus gibi bir de haftasonu kurslarimiz vardi... Umarim bizim cocuklarimiz bu tur sinavlara maruz kalmaz.

    Ben de Amber'in buzpateni, paten ve bale gibi derslere baslayacagi gunu iple cekiyorum :). Bizim civarda bale-dans dersini 18 ayda baslatan bir studyo var. 7 ay sonra uyesiyiz :) Defne'ye midillilerle keyifli saatler.

    YanıtlaSil
  2. İçim burkuldu okurken, kendimi düşündüm, nelerden vazgeçtim diye, sonra hemen düşünmekten vazgeçtim.
    Artık bir faydası yok, geriye dönüş de yok...Üniversite bittikten sonraki ilk yaz sudan çıkmış balığa dönmüştüm, artık ders çalışmayacağımı farkedince...
    Dilerim bizim çocuklarımız aynı şeyi yaşamazlar...

    YanıtlaSil
  3. Eskiden bu maraton ilkokul ortaokul çağlarında başlarken şimdi yaş sınırı daha da düştü ana okulundan başlıyorlar yavrucaklar koşturmaya...

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel anlatmışsın ülkemizin kanayan ve kanaması durdurulamayan yarasını Sevgili Esra.
    Türkiye'de bu işler bir kısır döngü.
    Bugün yarıştırılan çocuklar sporla, güzel sanatlarla tanışamıyor. Tanışan da bırakıyor. Sizin bıraktığınız gibi.
    Bizim dönemimizde her fakülte ayrı sınav yaparak öğrenci alıyordu. Orta öğretimde dersane yoktu. Yarışma da.
    Buna karşılık spor ve güzel sanatlar alanı da çok kısıtlıydı.
    Umarım periniz her isteğini rahatlıkla yapar.

    YanıtlaSil
  5. Herkes dertli bu durumdan sanırım. Şikayetçi değilim bir işletme mühendisi olduğum için. Ama milli bir sporcu olmayı da çok isterdim. Amerika'da olduğu gibi sporcu gençlerin burslu okuma imkanı olsa idi, ne iyi olurdu. İsviçre'deki meleğin bu imkanlarla seçimini özgürce yapabilecek olması çok güzel. Darısı Türkiye'de ki meleklerin, prenslerin başına...

    YanıtlaSil
  6. Benimde bale içimde kaldı ama dersler yüzünden değil.. babamın bei yüzücü yapma sevdası yüzünden ..:( .. her şekilde içimizde kalıyor birşeyler ..
    çok güzel anlatmışsın :)

    YanıtlaSil
  7. Ah Esra ah! Nasıl yüreğimi burktu bu yazı...EMinim her okuyan benim gi kendinden birşeyler buldu...Ne yazık ki bırak Türkiye de hobiyi, sanatı yaşamayı insanlar sevdiği mesleği bile işsiz kalırım korkusuyla tercih edip eğitimini alamıyorlar.Ne yazık ki... Şimdi düşünüyorum da nolurdu ki hiç işsiz kalmayacağım, her zaman iyi para kazandıran mesleğim yerine isteidğim mesleği yapıp az para kazansaydım yada arada işsiz kalsaydım nolurdu? İnsanlar neden herşeyi etiket değeriyle kabul ediyorlar da kendi istediklerini yapamıyorlar. Nolur ki konservatuar okusan, işsiz kaldığında garsonluk yapsan...Sabah 8 akşam 5 güvenliği çok mu özgür kıldı bizi.? İyi kazandığımız paraları hobilere yatırmaya vaktimiz kalıyor mu ki yarış atı gibi kariyer çıkmazında koşmaktan.Offff offff!Esra! Offff....TÜrkiye burası...Ve kızım için çok endişeleniyorum...

    YanıtlaSil
  8. Yine çok güzel ve vurucu bir yazı.. Sağol canım..

    Gerşekten bazen telafisi asla mümkün olmayan şeyler kaçırıyor "yarış atları".. Ama akl-ı selim bir şekilde düşünmeye ilk fırsat bulduklarında da kimi "tutu"sunu geri kazanmaya çalışıyor kimi bağlama ve udunu, tıpkı Ozanım gibi :))

    Umarım küçük peri sadece ve sadece zevk için yarışır..

    YanıtlaSil
  9. kolej sinavlari benim de voleyboluma neden oldu. halbuki cok begeniyordu hocamiz beni. simdi dusunuyordum da, devam etseydim ne olurdu, nerede olurdum acaba? keske diyorum ailem izin vermeseymis birakmama...

    YanıtlaSil
  10. Çok haklısın Esracım..Ben de zamanında bahsettiğin bu "yarış atları"ndan birtanesiydim..Daha ilkokuldan başlamıştık bu yarışlara,küçücük bedenimizle.. Bir de içimde en çok kalanlardan biri de ilkokul öğretmenimizin sınavlara hazırlanıyoruz diye bizi hiç bir 23 nisan müsameresine sokmayışıydı.O zamanlar çok üzülmüştüm..Umarım yavrularımız bizim gibi sınav stresleriyle ve kaygılarıyla geçirmezler en güzel çağlarını..Ümitli olmak istiyorum...

    YanıtlaSil
  11. Esracım , bir eğitim sistemi eleştirisi denemeyecek kadar içten ve hoş bir yazı olmuş ,
    ama bu hoş yazının arkasına gizlenemeyecek kadar büyük bir gerçek olarak karşımızda duruyor işte yarış atı oluşumuz ve çocuklarımızın bizden çok daha hızlı koşmaları gerekeceği...
    değiştirmek de çok zor bu saatten sonra bu düzeni

    YanıtlaSil
  12. Ah ben de nelerden vazgectim o sinavlar yüzünden, ilkokulda piyanoyu biraktim. Lise sonda össye hazirlanirken stresten kurdösen döktüm:(( kayip yillarim var benim, hem de kac tane! ütü -ne mutlu bize ki kizlarimizi böyle bir sistemin kurbani yapmama özgürlügümüz var.
    Defnecige ne cok yakisir pembe tütü:))

    YanıtlaSil
  13. Esra'cım okurken tylerim diken diken oldu biliyor musun? Ne kadar gurur verici bir şey! Ülkemizdeki eğitim sistemi maalesef hepimizi yarış atına çeviriyor. Hobilerimizden ayırıyor ve ertelememize neden oluyor. Sonra da çoğu zaman iş işten geçmiş oluyor çünkü üniversite sonrasında iş güç derken yeni sorumluluklar alıyoruz..
    Yurtdışında yaşadığın için mutlu olmak için bir sebep daha sana :) Eminim minik perin de sizler gibi çok meraklı olacaktır bu tip becerilere.
    Her şey gönlünüzce olsun. Kocaman öpüyorum!

    YanıtlaSil
  14. @ amber: Sanirim hepimizin cektigi birseydi bu. Ben de cocuklarimizin daha rahat buyumelerini diliyorum.
    18. ay cok erken degil mi? Baleden cok oyun herhalde... :-)

    @ pinar: ayni sey bana da olmustu. Sudan cikmis balik olmamak icin master yapmistim.

    @ minis: Ya evet ben de hayretle izliyorum bu durumu. Bir arkadasim kizini anaokuluna verirken universite planlari yapmaya baslamisti bile. :-(

    @ punto: Sevgili Akin abi, bence hobisiz buyuyen bir cocuk eksik buyumus sayilir. Bu eksiklik de ileriki yaslarda kendini baska sekilde gosterir. Cogu kisinin sinirli, asabi ve hircin olmasinin sebebi de bu bence. Enerji bosaltacak hobilerinin olmayisi.
    :-(

    @ pinarin kulubesi: Isletme muhendisi olduguna gore sanirim ayni universiteden mezunuz. :-)
    Yaniliyor muyum? Dileklerine katiliyorum.

    @ ayca: bale bircok genc kizin icinde kaliyor sanirim. :-(

    YanıtlaSil
  15. @ lezzetaski: Ayni seyi dusunuyordum dun aksam Handecigim. Cogumuz daha gecerli meslekler sectik degil mi? Mesela ben uzay muhendisi olmak istiyordum ama OYS'de hic yazmadim bile... neden? Mezun olsam nerede calisacagimi bilmedigim icin. Cok aci ama gercek... gerci mimar olduguma cok memnunum, hic pisman olmadim ama...

    @ kuaybe: Ne guzel baglamasina kavusmus Ozanin. Bale biraktin mi geri alinamayan birsey ne yazik ki. Keske simdi tekrardan baslayabilsem ama vucudum izin vermez ki.
    :-(

    @ muzi: Bir baska kacirilan firsat iste. :-(

    @ esra: Kucucuk bedenlerin yaris atina cevrilmesi ne aci degil mi. 23 Nisan calismalari oysa ki ne guzel gecer... :-(

    @ sessiz balik: ne kadar haklisin. Ben de degisebilecegini zannetmiyorum. Pek umudum da yok. Ne yazik ki... :-(

    @ ela selin: hepimiz hobilerimizden vaz gecmisiz anlasilan. Ne aci... Ben de tutunun Defneme cok yakisacagini dusunuyorum. Selin'e de yakisacagini dusunuyorum. Ya da minik elleriyle calacagi piyanonun...
    :-)))

    @ Cinar: Ne kadar haklisin... Cocuklukta kaybettiklerimize geri de donemiyoruz cunku is kosturmacasi icinde ne zamanimiz ne de istegimiz oluyor.
    :-(

    YanıtlaSil
  16. Kardesinin bu basarisini bilmiyordum, ne kadar guzel! Ama tip egitimi dunyanin her yerinde cok ozveri gerektiren bir egitim. Keza sonrasinda meslek yasami.. Yani universiteye kadar devam ettirebilmis olsaydi bile sonrasinda birakmak zorunda kalma ihtimali cok yuksekti :(

    Senin bale yaparken resmin var mi, merak ettim :)

    YanıtlaSil
  17. :) Tum Turk gencliginin yarasi bu.
    Yanlis egitim politikalari birkac neslin icine etti. Hala da tam gaz devam..
    Her kizin ve kiz anasinin hayali bale sanirim :) Ben kucukken hic bale sevdam olmadi, ilkokulda ogretmenler annemlere soylemisler, bu cocugu baleye gonderin, boynu kugu gibi uzun surasi soyle uygun boyle uygun vs. diye... annemler, bir baleye giden kizlara bakmislar, bir de sokaklarda toz toprak icinde oglanlarla top kosturan bana :)) i-ih bundan olsa olsa sporcu olur demisler :))) ve yaniltmamisim da...10 yasimda basketbola basladim ve hemen lisansimi aldim miniklerde, sonra genclerde basketbol lisansina kadar devam etti ve bu zamana kadar da hic ne okulum aksadi, ne sinavlarimdan kaldim, ne de kolej sinavlarini kaybettim. Universitede bilardo oynamayi basketbol oynamaya ve derslerime tercih ettim :))
    Aman yani diyecegim o ki, dogru yapilirsa, yani sorumluluklar iyi paylastirilirsa cocuklar herseyin ustesinden geliyor. Hatta okul basarisina katkida bile bulunuyor bu tip aktiviteler (ornek:ben)
    Defne'cigim de senin gibi akli basinda bir annenin ve Isvicre gibi cocuklari kucuk yasta yeteneklerine gore yonlendiren bir ulkenin elinde baski hissetmeden istedigi herseyi yapar...
    Ha bir de isin cocuklarini yaris ati gibi kullanan, kendi yapamadiklarini cocuklarina dikte etmeye calisan anne baba cesidi var kiii...bu da olayin baska boyutu.Ama bak, senin annen mesela yine de demis, 1 yil sonra devam edersin diye. Onu bile hor goren yaris ati sahibi anne babalar var.

    YanıtlaSil
  18. Esra'cım,
    Ne de güzel anlatmışsın hemem hepimizin çocukluğumuzda yaşadığı sorunları. Ben de senin gibi baleden vazgeçtim maalesef:((

    Umarım minik peri bizler gibi hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmaz canım.

    Sevgiler....

    YanıtlaSil
  19. Esracigim.. sen bale ile ilgili Madam Olgayi yazmissin--benim hiic alakam olmadi bale ile.. ama ablam Madam Olganin cok iyi ogrencilerindenmis zamaninda.... (Madam Olganin genclik zamanlarinda..:)
    Ama bizdede babaanne cok karismis.. bu kiz danscimi olacak, model mi olacak diye pek bir soylenmis.. Simdi benim ikiz yegenlerim Dilek Hanimla calisiyorlar.. cok guzel showlari oluyor sene sonunda.. umarim devam ederler..:)

    Nereden nereye, neler hatirlattin bana..:) :)

    YanıtlaSil
  20. Bu sınavlar hepmizin içinde bişeyler bıraktı ne yazık ki.Oysaki neden bu yarış atı gibi koşma durumu bilinmez.Umarım senin ufaklığın içinde kalmaz hiç bişey:)

    YanıtlaSil
  21. @ Zeyno$: Olabilir Zeynepcigim. Aslinda ben de kayak yariscisiydim. Neden biraktigimi hatirlamiyorum ama kesin dersler yuzundendir. :-(

    Bale yaparken fotografim tabii ki var.
    :-) Hatta sari tutumle kucuk papatya rolunde harika fotolar cekmisti fotografci.
    Ama hepsi Istanbul'da... Gidince senin icin arayip bulucam. Yillar oldu gormedim ben de onlari...

    @ Acalya: Ben de lise hayatim boyunca bircok spor yaptik. Kayak, tenis ve yuzme en basta... Sporun genclerin yetismesinde buyuk onemi oldugunu dusunuyorum. Ancak bale ne yazik ki son buldu...
    Peki sen bilardo oynayip universiteyi kazandin mi? Ya da kazandiysan bu isi nasil yaptin? Puf noktasi nedir? Tum Turk gencleri cevabini bekliyor. :-P
    Saka bir yana, calismadan basarili olunabilecek bir sinav degildi OYS, ne yazik ki. En azindan cok yuksek yerlere girmek mumkun degildi. Nitekim cok akilli olup hic calismayan nice arkadaslarim, husranla sonuclandirdilar bu deneyimi...
    Annemler asla hicbirsey icin baski yapmadilar bize. Sansliydik sanirim... Cevremde aksi olan nice arkadaslar vardi... ne yazik ki...

    @ pastacirapunsel: Sen de mi? ufff... :-(
    Benim de dilegim senin gibi... insallah...

    @ meltem: Meltemcigim, belki de ablanla ayni resitalde yer almisizdir. Ben oranin en kucuk grubundaydim. :-) Biz sahneye cikinca kocaman bir kahkaha ve alkis kopmustu salonda. :-))) Hala gulumsemeyle hatirlarim. Ne zarif bir bayandi Madam Olga. Ablan da bana katiliyor mu???

    Dilek Hoca artik ders vermiyormus diye duydum. Kizi devam ettiriyormus okulu, dogru mu? En son Istanbul'a geldigimde yeni yerine tasindigini gordum. Yine Sisli'de. Koca bir apartmana yayilmislar. Eskiden bir kat + bodrum katiydi... Yegenlerin cok sansli. :-)

    @ zilsizzarife: "bir cark" dedim ya. Girmeden olmuyor. Istesen de istemesen de icine cekiyor cark.
    :-(

    YanıtlaSil
  22. :) Esra, bilardoyu universite yillarimda oynadim...

    YanıtlaSil
  23. Benim ilk hatirladigim bu toplu sinav ilkokul birinci sınıf için girilen kolej sınavıydı!! Çalışma kitabı bile vardı!! şekilleri takip etme, sırayı yakalama, hataları bulma gibi, o yaştaki çocuğa nasıl bir sınav yaptırılabilirse oydu!! Sonra bu sınavı kaldırdılar, kura ile almaya başladılar.

    Eğitim sisteminin bizlere kestiği cezadır işte bu. Bu ülkede "resmen" dershaneler var!! Bu da "resmen" okullarda verilen eğitimin, bir üst eğitimi yakalayacak niteliği taşımadığı, yeterli olmadığıdır. Ya da bir üst sisteme geçiş hatalıdır. Okul çalışmaları gelecek için yeterli olsaydı, hepimizin, her sosyal faliyette yer almaya zamanı olabilecekti. Hiçbir şey sonraya ertelenmeyeceki... ama çocuklarımız için keşke demek istemiyorum!! çözüm istiyorum :))

    YanıtlaSil
  24. Biz yine de o kadar şanslıydık ki şimdi etrafımdaki çocuklara bakıyorum da sınav hazırlığına ne zaman başladıkları belli değil. Her sene 1 sınav var galiba. Bende tam bilmiyorum YA...

    Fondaki müzikde barbi cdlerinden kızım geldi aklıma özledim

    YanıtlaSil
  25. Esracim... hic bilmiyorum, simdi nereye gidiyor bizim kizlar.. ama hakikaten sanslilar...cok sevdikleri bir aktivite ve hakikaten isini iyi bilen insanlarla beraberler.. Su anda Dilek hocami , kizimi bilmiyorum, ama oyle duymustum...

    YanıtlaSil
  26. @ acalya: eh o da iyi. :-) Bizim ona da zamanimiz olmadi proje cizmekten.
    :-)))

    @ ayca: soyledigin her kelimeye katiliyorum Aycacigim. Ben de cozum istiyorum... ama pek de umutlu degilim...

    @ loungetime: her sene mi? :-(
    Fondaki muzik kugu golu idi... En sevdigim bale...

    @ meltem: Ben Dilek hocanin kizi devam ediyor diye biliyorum. Ben oradayken daha okullu bu bir genc kizdi o da. :-)))

    YanıtlaSil
  27. Esra merhabalar,
    Upuzun seneler sonra,Madam Olga'ya ait bir araştırma yaparken senin bloguna rastladım. Adım Selin Altav ve 1975-1982'ye kadar Madam Olga'nın Tepebaşı'ndaki bale okuluna devam etmiştim. Anılarını okuyunca Muhsin Ertuğrul'daki resitallerimiz aklıma geldi ve çok heyecanlandım.
    Hülya ve Kamile hoca ve bale arkadaşlarımdan Janin, Yeşim, Pelin ve Didem vardı. Açıkçası hayal meyal bir Esra ismi hatırlıyorum, ama bale resimlerinden scan edip göndermeyi de isterim. Yazışırsak çok mutlu olurum.
    Sonuçta Madam Olga'nın damarlı ellerini ve dans ederken ki tutku dolu bakışlarını, eski Tepebaşı atölyesi ve gıcırdayan dans salonlarını asla ve asla unutmadım.

    En kısa zamanda bu değerli anıları paylaşabilmek umudu ile...

    Selamlar...
    Selin

    YanıtlaSil

Yorumlariniz icin tesekkurler. Sevgi ve saygilar. Esra

Related Posts with Thumbnails